Son dönemde dünya genelindeki jeopolitik çatışmaların en dikkat çekici başlıklarından biri, İsrail’in Suriye’ye yönelik gerçekleştirdiği hava saldırıları. Siyasi otoriteler ve uzmanlar tarafından kıyasıya eleştirilen bu eylemlere, Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun "Saldırılarına son vermeli" çağrısı damga vurdu. Çavuşoğlu’nun bu önerisi, uluslararası arenada dikkatleri bir kez daha Suriye’deki duruma çevirdi. Özellikle bölgede yaşanan çatışmalar ve sivil kayıplar, geçerli bir endişe kaynağı olarak öne çıkarken, bu durumu ele alacak pek çok faktör bulunmaktadır.
İsrail ile Suriye arasındaki ilişkiler, kuruluş yıllarından bu yana süreklilik arz eden bir şiddet ve gerginlik döngüsüne dayanıyor. 1967 yılındaki Altı Gün Savaşı'ndan bu yana, Golan Tepeleri üzerindeki hak iddiaları ve sınır güvenliği meseleleri, iki ülke arasında sürekli bir krize neden olmuştur. İsrail’in hava saldırıları her ne kadar ulusal güvenliği sağlama amacı taşısa da, Suriye üzerindeki sivil altyapıyı hedef almak ve uluslararası hukukun ihlali, geniş çaplı tepki topluyor. Keçeli’nin bu durumu ele alması, yalnızca askeri değil, insani boyutların da göz önünde bulundurulması gerektiğini vurguluyor.
Çavuşoğlu’nun çağrısının arkasındaki temel sebep, Suriye’de barışın sağlanması ve sivil halkın güvenliğinin ön plana çıkarılması gerekliliğidir. Uzmanlar, bölgede devam eden hava saldırılarının durması gerektiğini vurgularken, barış süreçlerini destekleyecek diplomatik adımların atılması gerektiğini de belirtiyor. Türkiye’nin, Suriye’deki gelişmelere karşı her zaman sağduyu ile yaklaşması ve uluslararası iş birliğini teşvik etmesi gerektiği ifade ediliyor. Keçeli, bu bağlamda, İsrail’in askeri operasyonlarının durdurulmasının, barış görüşmelerine katkı sağlayacağını ve bölgede kalıcı bir çözüme zemin hazırlayacağını dile getiriyor.
Sonuç olarak, Keçeli’nin bu konudaki açıklamaları, bölgedeki çatışmanın sona erdirilmesi için tüm ülkelerin harekete geçmesi ve ortak bir zemin oluşturması gerektiğini gösteriyor. Barış, yalnızca bir hedef değil, aynı zamanda Suriye halkının da en temel hakkıdır. Bu nedenle, uluslararası kamuoyunun ve özellikle Suriye'deki tarafların, barışa yönelik çabaları desteklemesi, gerginliği azaltacak ve gelecekte benzer durumların yaşanmasının önüne geçecektir. İsrail’in Suriye’ye yönelik hava saldırılarına acil bir son verilmesi çağrısı, bu perspektiften değerlendirildiğinde, hem insani hem de siyasi açıdan atılması gereken önemli bir adım olarak öne çıkıyor.