10 Ekim 2023 tarihinde Marmara Denizi'nde meydana gelen 3 büyüklüğündeki deprem, İstanbul ve çevresindeki bölgelerde yaşayanlar için kısa sürede paniğe neden oldu. Depremin saat 14:32’de gerçekleştiğini bildiren Kandilli Rasathanesi, depremin derinliğinin 5 kilometre olarak tespit edildiğini açıkladı. Marmara Denizi’nin sakin sularında gerçekleşen bu sarsıntı, bölgedeki birçok vatandaşın alışverişte olduğu, iş yerlerinde çalıştığı ve evlerinde bulunduğu saatlere denk geldi. Olay anında bazı vatandaşlar, bu durumu sosyal medya üzerinden duyurarak yaşadıkları panik anlarını paylaştılar.
Depremin büyüklüğünün 3 olarak ölçülmesi, birçok kişi için endişe verici olsa da, uzmanlar bu şiddetteki bir depremin büyük hasarlara yol açma olasılığının düşük olduğunu belirtiyorlar. Ancak, her deprem sonrası gerçekleşen korku, insanların zihninde kalıcı bir iz bırakabiliyor. Marmara Bölgesi, geçmişte yaşanan büyük depremlerle hafızalarımızda yer edinmiş bir bölge olduğundan, bu tür sarsıntılar insanların korku ve kaygı düzeylerini yeniden tetikleyebiliyor.
Yaşanan deprem, özellikle İstanbul’un kıyı bölgelerinde yaşayan insanlarda korkuya neden oldu. Bazı bina sakinleri, yaşadıkları binaların sağlamlığından şüphe ederken, yetkililer vatandaşlardan, depremlere karşı hazırlıklı olmaları ve olası bir sarsıntıya karşı tedbirlerini almalarını istemekte. Böyle durumlarda, binaların deprem yönetmeliklerine uygun şekilde inşa edilmesi ve düzenli olarak denetlenmesi, can ve mal kaybını en aza indirebilir.
Marmara Denizi'nde meydana gelen bu deprem sonrası, deprem uzmanları ve sismologlar, sarsıntının önemi hakkında çeşitli açıklamalarda bulundular. Uzmanlar, bu tür küçük sarsıntıların aslında büyük depremlerin tetikleyicisi olabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. Her ne kadar 3 büyüklüğündeki bir deprem, büyük çapta hasara yol açmasa da, sık sık gerçekleşen küçük depremlerin, bölgedeki tehlikenin farkında olunması gerektiğine işaret ettiğini belirttiler. Bölge halkının, depreme karşı bilinçli olması ve acil durum planları oluşturması gerektiğini vurgulayan uzmanlar, ailelerin birlikte yapacakları tatbikatlarla deprem anındaki davranış şekillerini geliştirmeleri yönünde tavsiyelerde bulundu. Ayrıca, Türkiye’nin aktif fay hatları üzerine kurulu olduğunu hatırlatarak, bu tür depremlerin ne zaman olacağına dair kesin bir bilgi vermenin mümkün olmadığını belirttiler. Dolayısıyla, toplumun her kesiminin bilinçlenmesi ve eğitimlere katılması büyük önem taşımaktadır.
Sonuç olarak, Marmara Denizi'nde meydana gelen 3 büyüklüğündeki depremin yarattığı panik, bir kez daha deprem gerçeğini gözler önüne serdi. Hem uzmanların hem de vatandaşların bu durumu ciddiyetle ele alması, gelecekte olası büyük depremlere karşı hazırlıklı olmaları adına önem arz etmektedir. Marmara Bölgesi, her zaman deprem riski taşıyan bir bölge olarak kalacak; bu nedenle, günlük yaşamın bir parçası olarak deprem çalışmalarına ve eğitimlerine devam etmek, herkesin sorumluluğudur.